Aşkının Ateşi Bizi de Yaktı
Bursa’nın dar sokaklarında sabah ezanının okunmasına yakın bir vakitti. Gün, iyice ağarmaya başlamıştı. Köşe başında bir taşın üzerine oturan bir adam, kara kara düşüncelere dalmış hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Hemen oracıkta sessizce gelen bir kimse belirdi.
Ağlayan adam hemen başını kaldırdı ve karşısında duran adama baktı. Gözlerinden bir pınar misali akan gözyaşları sakallarını dahi ıslatıyordu. Elleriyle gözyaşlarını ve ıslanan sakallarını sildi. Karşısında duran adam onun bu haline dayanamadı ve kendisine sordu:
“Niçin ağlıyorsun?”
Ağlayan adam, karısının kendisini evden kovduğunu söyledi. Kendisi Eskici Baba olarak bilinirdi. Köşe başında küçük bir dükkanı vardı. Hacca gidemediği için karısı onu evden kovmuştu. Karısının muradı, hacı karısı olmaktı. Fakat kendisinin maddi imkanı buna el vermiyordu.
Gelen kişi, Bursa’da herkesçe bilinen Şeyh Üftade idi. Şeyh Üftade, Eskici Babaya: “Hacca gitmek ister misin?” diye sordu.
Eskici Baba, bunun mümkün olmayacağını ve hacıların yarın Arafat’ta olacağını söyledi. Onlara yetişmesi mümkün değildi.
Üftade hazretleri: “Eğer istiyorsan sen de yarın orada hacıların arasında yer alabilirsin.”
Eskici Baba şaşkın şaşkın Üftade hazretlerinin yüzüne baktı. Üftade hazretleri: “Peki öyleyse kapat gözlerini, Rabbim sana bu yolda seni korusun.” dedi.
Eskici Baba hacdan dönmüş. Karısına hacı olduğunu söylemiş. Karısı hemen Bursa’nın ünlü kadısı Mahmud Hüdayi’nin yanına gitmiş. Kocasından davacı olmuş:
“Ben, artık bu adamla aynı evde yaşayamam. Kurban Bayramı’ndan iki gün önce kendisi buradaydı. Güya hacca gitmiş, Arafat’a çıkmış, şeytan taşlamış. Kendisi gibi de birkaç şahit bulmuş kadı efendi.”
Kadı, şahitleri dinlemiş ve Eskici Baba’nın hacca gidip hacı olduğuna karar vermiş. Kadının boşanma isteğini de böylece geri çevirdi. Fakat bu davada akıl erdiremediği bir taraf vardı. Bunu çözebilmek için soluğu Eskici Baba’nın dükkânında aldı. Eskici Baba, ona Üftade hazretlerini işaret etti.
Aziz Mahmut Hüdayi hemen Üftade hazretlerine gitti. Sahip olduğu her şeyden vazgeçerek Üftade hazretlerine talebe oldu. Bir kış sabahı Aziz Mahmut Hüdayi, Üftade hazretleri için abdest suyunu ısıtamamıştı. Ateş yakıp suyu ısıtmaya vakit de yoktu. Bakır ibriği kalbinin üzerine koydu ve içinden zikir etmeye başladı. Üftade hazretleri geldi ve abdest almaya başladı. Başını kaldırıp Aziz Mahmut Hüdayi’ye baktı:
“Üstadım, bu su, odun ateşiyle ısınmış bir su değil. Aşkının ateşiyle harlanmış ve bu ateşle kaynamış bu su. Bizi de yaktı.” dedi.
İlgili Kategorilerimiz Mutlaka İnceleyin: