En Güzel Melek Masalı
Bir zamanlar cennetin en güzel yerinde bir elek samanında yaşayan güzel bir melek yaşarmış. O kadar güzeldi ki diğerlerinden farklıydı. Kendini çok seviyor ve kendine tapıyormuş. Kendinden başka hiç kimseyi sevmez ve herkesi hor görürdü. Diğer meleklerle konuşmazdı ve insanlarla arkadaş olmak istemezdi. B bu meleğe göre hepsi ondan daha alçaktaydı, her zaman en yüksek olmak, her zaman en güzel olmak istedi. Çünkü o en güzel yaratıktı. Yine bir gün güzel bir uykunun ardından uyanma vakti gelmiş. Güzel sabaha “günaydın” demiş. Aynaya baktı ve benden daha güzeli yok dedi. Sonra aniden ağlamaya başladı ve bağırdı: “Çok güzelim, nasıl bu hale geldim?” Ancak ona hiçbir melek dost gelmedi, tek başına ağladı ve onu teselli etmek için diğer meleklerin gelmesini bekledi. Melek sürekli bencil davrandığı ve diğer melekleri incittiği için ona yaklaşmak istemiyorlardı. Ama dayanamadılar ve onu desteklemeye gittiler. Hem çok güzelsin hem de çok tatlısın deyip desteklediler.
Meleğimiz o kadar utanmış ki, melek arkadaşlarından o kadar utandı ki, ben size her zaman kötü davranmış olmama rağmen. Her zaman sizden daha güzel, daha iyi, daha güçlü ve daha uzun olduğumu düşünerek kendimle gurur duyuyordum. Sizden hiç hoşlanmadım ama siz? Siz öyle değilsiniz, her zaman mütevazı ve iyi oldunuz, benimle olduğunuz için çok teşekkür ederim ve sizi rahatsız ettiğim için çok üzgünüm demiş. Arkadaşları ona sımsıkı sarılmış ve meleğimiz bu duruma çok sevinmiş ve onlara sımsıkı sarılmış.
Bizim melek kibrini yenmiş ve cenetten çıkıp dünyaya gitmeye karar vermiş. Bir zamanlar bir kasabanın küçücük bir köyünde bir küçücük evde yaşayan bir oduncu ve karısı varmış. Kendi halinde karısıyla beraber yaşayan fakir mi fakir bir oduncuymuş. Oduncunun, kendisini ve karısını beslemek için ağaç kesmekten başka yapacak bir şeyi yokmuş. Gel zaman git zaman oduncu ve karısı yaşlanmış. Çocukları da yokmuş. Hiç olmamış. Karısı oduncuyu epey bir üzgün görmüş. Oduncu başını iki elinin arasına koyarak; “Ne olsun hanım, artık yaşlandık, odun kesemeyecek hale geldik. Şimdi ben ne yapacağım odunları nasıl taşıyacağım.’’ deyip üzüntüler içinde duvara bakmış. Hanımı oduncunun üzüntüsüne dayanamayıp bir köşede biriktirdiği üç beş kuruş parasını, eski bir kutusu vardı, o kutunun içinde bir bezin içinde sakladığı üç beş kuruş kefen parası diye ayırdığı parayı göstererek:’’ Al bey bu birkaç kuruş parayla kasabadan bir eşek al, bundan sonra odunları eşek ile taşıyalım’’ demiş. Hanımının parası bütün birikimleri imiş. Bu parayı harcarlarsa aç kalacaklarını bilirmiş oduncu. Bizim cennetti melek de o sırada dünyaya inmişti. Olanlara şahit olmuş ve oduncuyla karısı ölene dek odunlarını bizim melek taşımış.
Daha fazla masal okumak isterseniz La Fontaine Masalları kategorimizi inceleyebilirsiniz.
Sevgilime okudum ve okumaya devam ediyorum seni çok seviyorum minik bebegim
Melisama anlattım bu masalı çünkü masal okurken çok tatlı uyuyor
Minem’e anlattım. O dünyanın en gerçek meleği her gece masal anlatmak istiyorum ona. Böyle uyusun ki mutlu uyansın. Seni seviyorum Melek Minem.
Nişanlıma anlatıcam bu gece o benim değil dünyam bütün gezegenim o gülünce güneş utanıp doğmaya korkuyor ileride evlilik nasip olduğunda sadece eşime değil çocuklarımla beraber eşime anlatıcam iyiki var herşeyimin anlamı ❤️
Hatıra ?❤️
Güzel karımı uyuturken okudum cok tatlı uyudu
Bu hikayeyi prensesime okudum ve her gece uyuması için okuyorum sonrada ben gidip yatıyorum seni çok seviyorum minik bebeğiim benim ????