Her Tebessüm Bir Sadakadır
İslam’ı yeni yeni öğrenmeye başlayan Ahmet, evin kitaplığındaki dini kitapları okumaya başlamış. Okuduğu her kelime yeni bir şeylerin kapısını ardına kadar kendisine doğru aralamış. Okuyup öğrendiği her davranış, kendisinde büyük değişimlerin ortaya çıkmasını sağlamış. Kendisinde meydana gelen olumlu yöndeki değişimleri fark eden Ahmet, İslamiyet’i öğrenmek üzere daha büyük bir merak duygusuna kapılmış.
Ahmet, dedesinin kapısına dayanmış. Ona, kendisine İslamiyet’i anlatması için ricada bulunmuş. Onun bu meraklı halini gören dedesi yüzünde bir tebessüm ile ona karşılık vermiş ve bu durum karşısında çok memnun olmuş. Ona dinin inceliklerini anlatmaya başlamış. Ahmet, öğrendiği her kelimeyi hafızasına kaydetmiş. Ahmet, aklında yer eden ve dilinden düşmeyen şu sözü tekrarlayıp duruyormuş:
“Tebessüm, yüzün sadakasıdır.”
Onun bu halini gören babası, Ahmet’in yanına varmış. Ahmet kendisine yaklaşan babasına tebessüm etmeye başlamış. Onun tebessüm etmesiyle birlikte babasının da yüzüne bir tebessüm konuvermiş. Babası oğlunun başını okşayarak onunla muhabbete başlamış:
“Ne yapıyorsun oğlum? Ağzında tekrarlayıp durduğun şey de ne?”
“Tebessüm, yüzün sadakasıdır.” demişti dedem. Ben de onu tekrarlıyordum.
“Evet! Gerçekten de öyle. Deden çok doğru söylemiş. Dinimizde küçümsenmeyecek iyiliklerden birisidir.”
“Evet! Bu davranışın meyvesini almaya başladım bile baba.”
“Nasıl aldın bakalım?”
“Benim yüzümde beliren tebessüm, senin yüzünde de bir tebessüm oluşmasını sağladı.”
“Doğru söylüyorsun.”
Ahmet ve babası arasında devam eden bu muhabbet, onların birlikte hoşça vakit geçirmelerini sağlamıştı. Bu muhabbet, içerisinde farklı bilgilerin öğrenilmesine de olanak sağlamıştı. Bir tebessümü dahi önemseyen ve onu sadaka olarak gören İslamiyet, insanoğluna bu hayatta karşı karşıya kalabileceği en doğru yolu göstermişti.
Ahmet, tüm öğrendiklerini kendi yaşamında vakit kaybetmeden uygulamaya başlamıştı. Bu yönde hayatına dokunduğu herkesin kendisine karşı daha samimi ve sıcak bir tavır sergilediğini fark etmişti. Elinde dokunduğu her şeyi ve her yeri güzelleştiren sihirli bir değnek varmışçasına etrafındakilere gülücükler saçmıştı. Her tebessümü bir sadaka bilip bu tebessümden hiç kimseyi mahrum bırakmamıştı. Bu dokunuş, kendi hayatında olduğu gibi başkalarının hayatını da güzelleştirmeye yetmişti.
İlgili Kategorilerimiz Mutlaka İnceleyin: