Hristiyan Bir Ailenin Küçük Kızı Carolina
Carolina Hristiyan bir ailede dünyaya gelmişti. Dünyaya geldiği ilk andan itibaren ailenin göz bebeği olmuştu bile. Çok küçük yaşta başlamıştı konuşmaya. Carolina’nın ailesi dinine çok düşkündü. Küçük yaşta öğretmeye başlamıştı her şeyi. Fakat yan komşuları Müslümandı.
Komşularının çocuğu da aynı Carolina yaşlarındaydı. Her iki aile dinleri farklı olmasına rağmen çok iyi anlaşıyor ve birbirlerine saygı duyuyorlardı. Carolina Müslüman ailenin kızı ile çok iyi anlaşıyor ve sürekli onların evine oynamaya gitmek istiyordu. Medine çok sevecen akıllı bir çocuktu.
Carolina’nın ailesi bu sebeple oraya gitmesine karşı çıkmıyor ve her seferinde izin veriyordu.
Carolina arkadaşının yanına gitmiş olduğu bir gün ilgisini çeken bir olay olmuştu. Arkadaşının annesi yere eğiliyor kalkıyor ve başını yere koyuyordu. Bunun ne olduğuna bir türlü anlam veremedi. Eve geldiğinde aynı hareketleri kendi de yapmaya başlamıştı.
Ailesi bunu görünce şaşırmış olsalar da ona bir şey dememişlerdi. Her arkadaşına gidişinde aynı şeyler ile karşılaşan Carolina bunun ne olduğunu sordu. Medine’nin annesi bunun namaz olduğunu ve insanları mutlu ettiğini söyledi.
Caroline merak etti bu namaz nasıl bir insanı mutlu edebilirdi ki? Eve giderek annesine anlatmış olsa da bir karşılık alamadı. Caroline gün geçtikçe büyüyor fakat namaz onun aklından çıkmıyordu. Okula gidip gelmeye başlayan küçük kız zaman geçtikçe farklı Müslüman arkadaşlar edindi.
Liseye geçtiğinde ise İslam dinine olan merakı bir hayli artmıştı. Arkadaşlarından ona kutsal kitaplarını getirmesini istemişti. Bir yandan da internetten araştırmalar yapmaya koyuldu. Nasıl olur da bunca gerçek olan şey binlerce yıl öncesinden bir kitapta yazılı olabilirdi.
Bunu düşünmekten kendini alıkoyamıyor ve sürekli karşısına Müslümanların kutsal kitaplarında geçen olaylar çıkıyordu.
Carolina bir yandan enerji ile ilgili de araştırmalar yaparken karşısına namaz kılmanın insan vücudunda yer alan negatif enerjileri boşalttığını ve bir nevi topraklama yapılmış olduğunu öğrendi. İşte şimdi taşlar yerine oturuyordu.
İnsanların neden kendilerini daha mutlu hissettiklerini anlamaya başlamıştı. Bunun üzerine kendisi de namaz kılmaya başlamış ve gerçekten mutluluk verip vermediğini incelemeye koyulmuştu. Gerçekten de namaz kıldığı zamanlarda çok mutlu oluyor ve adeta içini bir huzur kaplıyordu.
Daha sonra namaz kılarken secdeye gittiğinde fark etti ki diyafram nefesi alıyor ve bu onu daha da rahatlatıyordu. Oysa Hristiyanlıkta böyle bir şey ile daha önce hiç karşılaşmamıştı. Müslüman arkadaşlarının türbanlı olduğunu gören Carolina bunun ne ise yaradığını araştırmaya başladı.
Araştırmaları sonucunda kadınların en fazla negatif yükü topladıkları yerin saç olduğunu ve hatta hastanelerde aslında bunun için bone takıldığını öğrendi. İslam ne kadar güzel bir dindi.
Her şeyi ince ayrıntısına kadar düşünüp yazan bir insan olamazdı. Tüm bunları öğrendikçe Müslüman olmaya bir adım daha yaklaşıyordu.
Ailesine bu durumu anlatan Caroline ilk önce büyük tepkiler ile karşılaşsa da onlara rağmen Müslüman oldu ve huzurlu bir yaşam için en büyük adımı atmış oldu.