Huysuz Çınar Ağacı Masalı
Çok geniş bir ovanın ortasında yalnız başına yaşayan, gökyüzüne doğru süzülen uzun boyu, geniş dalları ile yaşlı bir çınar ağacı yaşıyormuş. O çevredeki tek ağaç olduğu içinde bütün kuşlar onun dallarına yuva yapıyorlarmış. Yaşlı çınar ağacı bu durumdan hiç memnun değilmiş. Yıllardır sürekli kuşların kendi aralarında konuşmalarından, seslerinden, kahkahalarından artık bıkmış. Onun sürekli söylenmesine kuşlar alışmış ve çınar ağacı “Gidin buradan dallarıma konmanızı da yuva yapmanızı da istemiyorum” demesine hiç aldırmadan yaşamaya devam ediyorlarmış. Kuşların bu şekilde onu dinlememelerine Çınar ağacı çok bozuluyormuş.
Ne yapsam da bu kuşlardan kurtulsam diye düşünmeye başlamış. Bir gün hafif bir rüzgar eserken dallarının sallanması aklına müthiş bir fikir getirmiş. İçinden “Ben şimdi dallarımı hızlıca sallasam onların yuvalarını bozsam hepsi kaçar gider. Bende sessizlikte kafamı dinlerim” diye geçirmiş. Hemen bu fikrini hayata geçirmiş. Rüzgar hafif esmesine rağmen o adeta fırtına çıkmış gibi sallanıyormuş. Dallarını çırpıyor kuşların korkmasına neden oluyormuş. Kuşlar bu durumu anlamsız buluyorlarmış ve çok korkuyorlarmış. Kuşlar ne kadar yuvalarını tutmaya çalışsalar da Çınar ağacının dallarını hızla sarsmaya devam etmesi ile bütün yuvalar bozulmuş. Hepsi yere düşmüş. Kuşlar bu duruma çok kızmışlar. Çınara “İstediğin oldu biz artık gidiyoruz. Sen de yalnız başına kal ama sessizlikten yalnızlıktan sıkıldığında yaptığının ne kadar yanlış olduğunu anlayacaksın” demişler.
Çınar ağacı kocaman bir kahkaha atmış ve “Gidin benim size ihtiyacım yok ki zaten benim istediğim yalnız kalmak zaten” demiş. Kuşlar sürü halinde uçmuşlar ve uzaktaki başka bir ağacın dallarına yuvalarını yapmışlar. Kuşlar çok mutlu bir şekilde hayatlarını devam ederken Çınar ağacı da ilk günlerde mutlu hissediyormuş. “Nihayet sessizlik işte bıkmıştım bu geveze kuşların sesinden çok iyi yaptım” diyormuş. Böyle diyormuş ama bir yanını da eksik hissediyormuş. Adeta yaşama nedeni yokmuş gibi geliyormuş. Bütün dalları boşmuş ve bir tane bile kuş yokmuş. Birkaç gün sonra Çınar ağacı yalnızlıktan sıkılmaya başlamış. Kuşların cıvıltılarını ve onarla yaptığı tatlı atışmaları özlemeye başlamış.
Günler geçip giderken Çınar ağacının yalnızlığı ve kuşlara, onların sesine duyduğu özlem artmaya başlamış. Üzüntüden Çınar ağacının yaprakları dökülmeye başlamış. Bu sırada çok yakınından bir kuşun uçtuğunu görmüş Çınar ağacı hemen ona sesleniş. “Hey tatlı kuş gelsene dallarıma kon, yuva yap arkadaşlarını da çağır” demiş. Kuş Çınar ağacına doğru dönmüş ve “Hayır gelmeyeceğiz, sen bizi kovdun, buda yetmezmiş gibi yuvalarımızı bozdun. Sen kötü kalpli bir Çınar ağacısın” demiş. Çınar öyle üzgünmüş ki birden yaprakları yağmur gibi dökülmeye başlamış. Bunu gören kuş Çınar ağacının gerçekten pişman olduğunu anlamış. Hemen gitmiş arkadaşlarını ağırmış ve tekrar ağacın dallarında yuvalarını yapmışlar. Yalnız kalmanın dostlarından uzakta kalmanın ne kadar kötü olduğunu anlayan Çınar ağacı da bir daha hiç şikayet etmemiş.
Sevdim