İkiz Kız Kardeşler Masalı 

Bir zamanlar kıtlığın kol gezdiği vakitlerde köyde yaşayan yaşlı bir adam ve ikiz kızları varmış. Anneleri onları doğururken vefat etmişti. Yaşlı adam tek başına oduncunun yanında odun kırarak geçimini sağlıyordu. Kızlarını tek başına büyüten baba zamanla zorlanıyordu. İkiz kızlardan Nurefşan çok çalışkan ve pek hamaratmış.

Babasını dinleyen, sözünden çıkmayan, elinden geldiğince ev işlerinin dışında köyün kızlarıyla birlikte tarlalara çapaya giden ve bu şekilde babasına destek olmaya çalışan bir çocukmuş. Kardeşi Zerefşan ise çok tembelmiş hem ev işlerini yapmaz hem de babasına destek olmazmış. Üstelik çok da inatçıymış huyuyla babasını ve ikiz kardeşini bezdirirmiş. Bir yaşlı adam artık çok yorulduğunu kıtlıktan dolayı zorlandıklarını kızlarına onların çalışmaları gerektiğini belirtmiş. Zerefşan oflayıp puflarken Nurefşan hemen atılmış:

-Babacım ben teyzemlerin köyüne gidebilirim, belki orda çalışır sonbahar sonuna kadar kışı çıkaracak kadar bize yetecek para kazanırım ” demiş.

Yaşlı adam: 

-Ah benim pamuk kızım bu nasıl olacak ki diye üzülerek söylenmiş.

Nurefşan : 

-Hiç bir şey olmaz babacığım. Siz Zerefşan ile kalırsınız. Ben altı ay sonra gelirim inşallah” diyerek babasına sarılmış.

Nurefşan sabah hazırlığını yapıp babasıyla kardeşine iyi dileklerde bulunup  teyzesinin köyüne gitmek için yola koyulmuş. Yavaş yavaş karanlığa kalmadan varmak istemiş çok acıkmış yolun kenarında bulunan ağacın gölgesine oturup azığını açıp yemeğini yemiş. Yemekten sonra çok tatlı bir uyku gözüne girdiğinden dolayı ağacın altına kıvranmış uyumuş. Uykuyla uyanıklık arasında bir ses duymuş inleyen bir ses başta rüya sanmış ama uyanmış. Dibinde uyandığı ağaç hasta bir insan gibi inliyormuş. Çok susuzum dalların susuzluktan kırılacak gibi diye söylemiyormuş. Nurefşan hemen toparlanıp kalkmış ve yolda su içtiği kırbada kalan suyun hepsini ağacın dibine döküp ağacı sulamış. Ağaç mutlu bir ses çıkararak: 

-Güzel kız çok teşekkür ederim, demiş. Ve devam etmiş.

-Çok uzun zaman önce  senin gibi çok güzel ve iyi kalpli bir kız daha benim yamacıma gelmişti. Padişah kızı olan güzel kız fidye için kaçırılmıştı, bunu haber babası on kese dolusu altınla haramilerin peşine düşmüştü. Haramilerle yamacımda dinlenen kızın gözyaşları toprağıma damladığında çok üzüldüm. Haramilerden biri bu geceyi burada geçirmek zorundayız yoksa padişah biri bu fırtınada bulamaz. Ben çok üzülüyordum sabaha doğru rüzgâr çıkınca aklıma bir fikir geldi. Fırtına çıkınca ben dallarını çatırdatıp kırdım haramilerin üstüne düşürdüm. Güzel kız birden bağırdı koşmaya başladı o zaman padişah ta atıyla göründü. Kız koşup babasının atına atladı ve gittiler. Haramilere gelince bir tanesi koca dallarımdan kurtulup diğerlerini gömüp yol alıp gitti gittikten sonra başkalarından çaldıkları bir torbayı unutmuştu kırık dallarında yavaşça ayırdım. İçinde bir kese altın gördüm hemen toprağıma gömdüm. Onu al beni sulamana karşılık olarak sana hediye etmek istiyorum.” demiş.

-Nurefsan : “Olmaz kabul edemem. Hak etmedim. Emek vermedim” demiş.

-Ağaç : “Hak ettin çünkü kendi hakkın olan suyla beni suladın. Hem bu senin iyi kalpliliğinin karşılığı” demiş.

Nurefşan almış kese dolu altını eve mutlu dönmüş. Babası sorunca her şeyi baştan anlatmış. Babası onu tebrik etmiş. “Aferin yavrum bu dünyada iyi kalpli olursan daima kazanırsın” demiş. Baba ve ikiz kızları bir ömür mutlu ve mesut yaşamışlar.

Masalcı Baba

Çocukların hayatını daha eğlenceli bir hale getirmek ve gelişimlerine katkıda bulunmak için size masal sitemizi açtık keyifli okumalar :)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu