Keloğlan İle Kokulu Çiçek Masalı
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, cinler top oynarken eski hamam içinde… Ben deyim şu ağaçtan, siz deyin şu yamaçtan, uçtu uçtu bir kuş uçtu; kuş uçmadı, Gümüş uçtu. Gümüş uçmadı, Memiş uçtu. Uçar mı, uçmaz mı demeye kalmadı eski diyarlarda Keloğlan adında bir çocuğun yaşadığı ortaya çıktı. Keloğlan gariban annesi ve babası ile birlikte yaşar ve sürekli sıkıntı içinde geçen günlerinde kuru ekmek yer yanında suyu eksik etmezdi. Kuru ekmek yerlerdi yemesine ama dışarıda kimle karşılaşsalar eşine zor rastlanır bir ziyafet çektiklerini söyler, kimseye de zor durumda olduklarından bahsetmezlerdi.
Keloğlan akıllı olmasıyla bilinir, hazır cevap olmasıyla övünürmüş. Akıllı olmasına akıllıymış ama birde kötü özelliği varmış bu keleş oğlanın. Keloğlan çalışmayı hiç sevmez sürekli yan gelip yatar ve tembellik edermiş. Zavallı anası da bu durumdan hiç hoşnut olmaz oğlunun çalışması için sürekli işler verirmiş. Ama bizim kurnaz allem edip kallem eder bir şekilde kendisine verilen işten kaçar ve bir köşede yatar kalırmış.
Günlerden bir gün Keloğlanın annesi hastalanıp yatak döşek yatmış ve öylece kalmış. E hal böyle olunca da tüm işler Keloğlan’ın başına kalmış. Tembel Keloğlan oradan oraya koşturur her işi yapar, hasta annesi de yattığı erden oğluna işler verip onu daha da koştururmuş. Tüm bu koşuşturmacaya artık dayanamayan keloğlan bir köşede yere serilmiş kalmış ve bu sırada yanına bir fare gelmiş. Fareyi kovalayan Keloğlan tekrar geldiğinde ona bir şeyler söylemek istediğini anlamış.
Fare Keloğlana:
“Keloğlan tembel oğlan sana zor geldi değil mi böyle çalışmak? Ama ben senin için bir yol biliyorum. Kralın kızı aylardır gülmüyor. Kral da bu işe çok üzülüyor. Her kim kızını güldürürse onunla evlendirecek ve sarayda yaşamasına izin verecek.” demiş. Bunu duyan Keloğlan hemen ne yaparım da bu kızı güldürürüm diye düşünmeye başlamış.
Düşünceler arasında gidip gelirken birden aklına anasını muhteşem tarifi gelmiş. Anası karşı dağın eteklerindeki çiçeklerini bir araya getirirse güldüremeyeceği kimsenin olmadığını söyler dururmuş. Bizim Keleşoğlan hoplaya zıplaya dağın eteklerine gelmiş ve topladığı bin bir çeşit çiçeği bir araya getirerek sarayın yolunu tutmuş.
Çiçek toplamaktan yorulan Keloğlan sıranın kendisine gelmesini beklerken tam uyuya kalacakmış ki sıra ona gelmiş. Mendiline sakladığı çiçekleri prensese uzatan Keloğlan geri çekilmiş ve başlamış beklemeye. Çiçekleri alan prenses birden gülmeye başlamış.
Öyle gülmüş ki yanında kim var kim yok herkes katıla katıla prensesle gülmüş. Kral da kızının Keloğlanla evlenmesine izin vermiş ve Keloğlan’ı yanına almış. Hemen hasta anasına koşan Keloğlan anasını da yanına almış ve saraya getirmiş. Artık sıkıntıdan kurtulan anası Keloğlanın kelinden öpmüş ve “aferin oğul sonunda bir işe yaradın” demiş.
İlk defa 4.cocuguma masal okudum, güzeldi