Keloğlan’ın Ali Cengiz Oyunları Masalı

Keloğlan’ın Ali Cengiz Oyunları
Bir varmış, bir yokmuş Allah’ın kulu çokmuş. Çok uzaklarda bir yerde yeşillikler içerisinde bir ülke varmış. Bu ülkede, saçları olmayan, bu yüzden de Keloğlan adı konulan bir genç ile onun ihtiyar anası da yaşarmış.
Keloğlan ve anası, fakirliklerine rağmen hayatlarından memnun, buldukları ile yetinerek mesut bir hayat sürüyorlarmış. Lakin Keloğlan artık evlilik çağına gelmiş. Çevresindeki akranları bir bir evleniyor mutlu birer yuva kuruyorlarmış. Keloğlan kendisinin de artık evlenmeyi, anasını ev işlerinden kurtarmayı düşünüyormuş. Keloğlan bir gün anasının karşısına geçip;


“Anacığım, garip anacığım! Artık evlenme vaktim geldi de geçiyor. Arkadaşlarımın hepsi ev bark sahibi oldular. Ben de evleneyim. Hem de öyle biriyle evleneyim ki dillere destan bir gelinin olsun. Hem güzel hem zengin olsun. Ben isterim ki bu padişahın kızı olsun, haydi padişah olmadı Bey kızını isterim.” demiş.
Anası oğluna bakmış. Uzun süredir bir yandan oğluna kimseyi layık görmezmiş ama diğer yandan bu fakir haliyle oğluna nasıl bir kız bulacağını düşünüp dururmuş zaten.

Kel oğlum keleş oğlum, sana kimseleri layık görmem ben oğlum. Amma; padişah bizim gibi fukaraya kızını verir mi şaşkın yavrum?, demiş.
Keloğlan, hiç görmeden kara sevdasına tutulduğu padişahın kızını düşünmekten günden güne eritmeye başlamış.
Keloğlan eriyip giderken anası, böyle sadece bekleyerek padişahın kızını gelin alamayacağını, ne yapıp ne edip şansını denemeli, isteğimi padişaha, oğlumun sevdasını padişahın güzel kızına anlatmalı padişahın güzel kızını kendime gelin yapmalıyım diye düşünmüş. Sabah erkenden azığını hazırlayıp Keloğlan’ı uyandırmadan sarayın yoluna koyulmuş.
Az gitmiş uz gitmiş dere tepe düz gitmiş ve nihayet saraya ulaşmış. Kapıdaki nöbetçiler güler yüzle karşılamışlar yaşlı kadını. Keloğlan’ın anası bundan cesaret alsa da padişahın karşısında utanmış, konuşamamış başlangıçta. Padişah, halden anlayan, iyi kalpli bir insanmış. Keloğlanın annesine:

Haydi anlat, çekinme. Derdini söylemezsen sana hiçbir faydam dokunmaz. Yorgun görünüyorsun. Uzun yoldan geldin herhalde. Söyle derdini de geldiğine değsin, demiş.
Keloğlan’ın annesi korka sıkıla anlatmış derdini. Padişah Keloğlan’ın anasını hiç kızmadan, tebessüm ederek dinlemiş. Sonrada:

Ömrün uzun olsun be kadın, bundan mı korkarsın demiş. Hepimiz Allah’ın kulu değil miyiz? Doğduğumuzda çıplak değil miydik? Bir kıza bin kişi talip olur bir kişi alır. Kızımı kim mesut edebilecekse ona vereceğim. Bunun için akıllı bir damat isterim. Oğluna söyle Ali Cengiz oyunlarını öğrenebilirse sarayıma damat olur, demiş.
Ali Cengiz, oyunlarını kimseye öğretmek istemezmiş. Hele padişahın bilmesini hiç istemezmiş. Keloğlan’ın anası yalvarır yakarırım, bir yolunu bulurum diye düşünerek Ali Cengiz’in yanına gitmiş.
Ali Cengiz, oyunlarının yayılmaması için birisine öğretirse sonunda onu öldürürmüş. Ama Keloğlan’ın anasına acımış ve oğlunu göndermesini söylemiş.


Keloğlan sevinçle konağa gelmiş. Canla başla derslere başlamış. Bu arada, Ali Cengiz’in karısı ve kızıyla da tanışmış ve Keloğlan’ı çok sevmişler. Bir gün Keloğlan’ı yalnız bir köşede çalışırken bulmuşlar. Keloğlan’a;

Aman Keloğlan, biz seni sevdik, dürüstsün, çalışkansın. Bunları öğreniyorsun ama Ali Cengiz dayanamaz. Bu oyunları öğrenenlerin yaşamasına izin vermez. Öğrendiğini sakın belli etme, padişaha da bu oyunları anlatma! demişler.
Keloğlan bu tavsiyeye uymuş. Ali Cengiz’in yanında bilmiyormuş gibi davranıyormuş. Ali Cengiz’e de :

Usta emeğine sağlık. Ama aklım hep padişahın kızında. Başta anlattıklarını sonda unutuyorum diyormuş. Ali Cengiz‘de oyunlarının gizli kaldığına inanıp hem tüm oyunları anlatıyor hem de nasıl olsa öğrenemiyor diye seviniyormuş. Böylece kırk günde tüm oyunları anlatmış.
Keloğlan, oyunları öğrendiğine kanaat getirip sarayın yolunu tutmuş. Padişahın karşısına geçip oyunları öğrendiğini söylemiş. Ama padişaha oyunları anlatamayacağını da söylemeyi ihmal etmemiş. Padişah da:

O halde Ali Cengiz’İ buraya çağırırım. Onu, onun oyunlarında yenersen kızım senin, demiş.
Keloğlan kabul etmiş. Ali Cengiz gelirken Keloğlan kuzu olmuş. Padişah Ali Cengiz’den kuzuyu kesmesini istemiş. Eline bıçağı alır almaz kuzu kuşa dönüşmüş ve uçmaya başlamış. Ali Cengiz durur mu? Hemen kartal oluvermiş. Ama Keloğlan mücadeleyi kazanmış. Padişahın kızını vereceğini söylemiş. Ama Keloğlan anlamış ki asıl aradığı Ali Cengiz’in kızı Cankız.
Dönmüş konağa gitmiş. Cankız’a talip olmuş. Ali Cengiz kızını memnuniyetle vermiş. Kırk gün kırk gece düğün yapmışlar. Her masalda olduğu gibi onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.

İlgili Makaleler

Bir Yorum

  1. Padişahın kızıni neden almadı veya Cankız ile nasıl tanıştı bu biraz hemen kısa kesilmiş gibi geldi bana

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu