Kıyıya Vurmuş Denizkızı Masalı
Her daim gökyüzü ile birleşmiş gibi bir görüntüye sahip olan bir deniz varmış. Bu denizin hemen yamacında ise eski, yıkık dökük bir kulübe bulunurmuş. Bu kulübede kendi halinde yaşayıp giden yapayalnız bir adam varmış.
Günlerden bir gün, denizi alabora eden büyük bir fırtına çıkmış. Bu devasa fırtına önüne çıkan her şeyi alıp götürüyormuş. Fırtına esnasında kulübesine çekilen adam, fırtınanın kulübesine zarar vermesinden korkmuş. Dışarıda sanki kızılca kıyamet kopuyormuş. Gün birden kararmaya ve Güneş o diyarları terk etmeye başlamış. Yalnız adam, kulübesinin bir köşesine çöküp başını ellerinin arasına almış. Sessizce fırtınanın dinlemesini beklemeye koyulmuş.
Aradan epey bir zaman geçmiş. Ortalık biraz sakinleşmiş ve o korkunç fırtına dinmiş. Adam, yavaş hareketlerle başını ellerinin arasından kurtarıp etrafa bakınmaya başlamış. Ortalık sessiz ve sakinmiş. Ayağa kalkıp kapıya doğru yönelmeye başlamış. Adam, kapıyı tam açacakken büyük bir gürültü kopmuş. Kapı açılmadan kapanır olmuş. Adam, biraz daha beklemesi gerektiği kanaatine varmış.
Adam beklemeye koyulmuş. Aradan epeyce bir süre geçmiş. Adam yavaş yavaş kapıya doğru yönelmeye başlamış. Kapının kolunu çevirerek kapıyı açmış. Adımını dışarı atar atmaz gördüğü manzara ile büyük bir şaşkınlık yaşamış. Kıyıya vuran bir denizkızı onu karşılamış. Denizkızı bu fırtınadan büyük bir yara almış. Adam, büyük bir şaşkınlık içerisinde denizkızının kanayan yarasına bakmış.
Denizkızı ürkek bir şekilde bakışlarını ufuklara yöneltmiş. Adam, kendine gelir gelmez denizkızını kulübesine davet etmiş. Denizkızı önce ciddi anlamda bir tereddüt yaşamış. Çünkü insanlardan bugüne kadar pek iyi bir muamele görememiş. Fakat başka çaresinin olmadığını anlayınca denizkızı bu davete icabet etmiş. Adam hemen denizkızının yarasını temizleyip sarmaya başlamış. Denizkızı bu yabancı tarafından görmüş olduğu muameleden çok memnun kalmış.
Aradan günler geçmiş. Denizkızının yaraları kabuk bağlamaya ve denizkızı iyileşmeye başlamış. Adam, bu süreci her defasında bir bahane üreterek uzatmaya çalışmış. Fakat denizkızının denize dönmesi gerekiyormuş. Denizkızı karada yaşamaya pek alışkın değilmiş. Adam, denizkızına o kadar alışmış ki denizkızını çok sever olmuş. Denizkızı da bu kulübede kendi halinde yaşayan adamı çok sevmiş. Ne yazık ki gitmesi ve denizlere dönmesi de gerekiyormuş.
Adam, hiç istemeyerek de olsa denizkızına izin vermiş. Onun hayatta kalması her şeyden daha önemliymiş. Denizkızı denizlere dönmüş. Adam ayrılığa dayanamayıp kulübesini taşınır halde denizin içine monte etmiş ve böylece her anı denizkızıyla birlikte geçirmeye başlamış.