Küçük Nulty Masalı

  Neden böyle olmak zorundaydı? Sürekli aynı soruyu soruyordu Nulty. Birlikte aynı çevrede yaşadığı diğer arkadaşlarından, onun ne eksiği vardı? Kendisine sorduğu bu sorular yine kendine olan güvenini zedeliyor, hayatını daha da zorlaştırıyordu. Nulty birçok hayvanın bir arada tutulduğu kapalı bir kutuda küçük bir böcekti sadece. Buradaki canlılar içerisinde bulundukları, özgürlüklerini sonuna kadar kısıtlayan bu durumdan rahatsız olmuyormuşçasına hayatlarını idame ettiriyordu. Dışarısını hiç görmemiş bir canlı için bu durum belli ki çok can sıkıcı olmayabiliyordu. Tüm her şey bir yana Nulty için adına üzülmesi gerektiği asıl şey, kendini asla beğenmiyor oluşuydu.

  İçinde yaşadıkları kutu aslında bir daire apartmanıydı. Dairenin tavanında büyük bir avize, duvarlarda boydan boya anlamlı anlamsız boya izleri ve odanın bir duvarında yerden epey yüksekte bir pencere bulunmaktaydı. Bu cam içeriye giren ışığın ana kaynağı durumundaydı çünkü avize hiçbir zaman tam işlevi ile çalışmıyordu. Bu durumda, akşamları içerideki canlılar birbirini göremiyordu.

  Yine bir gece karanlığıydı… Sessiz ve sakin bu zaman dilimi, birazdan yaşanacak olanlardan habersiz bir şekilde sürmeye devam ediyordu. Odanın içinde sesler çıkararak turlamaya başlayan Lucy tüm bu sessizliği bozmuştu. Herkes başını kaldırmış, bir şey söyleyecekmiş gibi duran Lucy’ye bakıyordu. Kanatlarını çırpmayı bıraktı ve avizeye kondu.  “Dışarıda yaşam var! Gördüm dışarıda bakıcımız gibi ve bize benzeyen canlılar var!”. Tüm oda bu cümlelerle yankılanıyordu. Odada karanlıkta dışarıyı görebilecek tek hayvan, yarasa Lucy’den başkası da olamazdı. Dolayısıyla herkes durumu şaşkınlıkla dinledikten sonra bu hikayeye kendini inandırmıştı.

  Bu yeni gelişme tüm herkesin yaşadığı hayatı sorgulamasına ve bu durumdan kaçınmak istemesine sebep olmuştu. Pencerede telden yapılmış sert, çok küçük aralıklara sahip bir sineklik vardı ve odadaki hiçbir canlı şu ana kadar buradan geçmeyi aklından bile geçirmemişti. Belki de bu keşfin bu kadar gecikmesinin sebebi de buydu. Tüm bu yaşananlar Nulty’nin ağzı açık bir şekilde farkındalık sahibi olmasına sebep olmuştu. Buradan kaçabilecek tek kişinin kendisinin olduğunun farkındalığı… Hızlıca odanın duvarına tırmanarak pencereye çıktı. Odadakiler dikkatle onu izliyordu. Nulty sinekliği de aşarak pencerenin pervazına çıkmayı başarmıştı. Arkasına baktığındaysa tüm arkadaşlarını geride bırakıp dışarıda özgürce yaşayabileceğini de tam bu anda fark etti. Sonunda yaşamı boyunca üzüldüğü şeylerin onun yararına bir sonuca varmasının mutluluğunu yaşıyordu. Yine de bunu gerçekten isteyip istemediğini düşünmeye başlaması çok da fazla zaman almadı. Tüm bunlar arkadaşlarından ve birlikte yaşadığı onca güzel şeyden önemli miydi? Artık bu farklılığa sahip olduğu için uzun bir süre kararsızlık yaşamak zorunda kalacaktı. Şu ana kadar kabul edemediği bu gerçek yine bir sonuca bağlanmamıştı. Belki de farklılıklarını bir kenara bırakıp hayatından zevk almaya çalışmalıydı. Tüm bu düşünceler arasından bir ders çıkarıp önüne bakarak…

Daha fazla masal okumak isterseniz La Fontaine Masalları kategorimizi inceleyebilirsiniz.

Masalcı Baba

Çocukların hayatını daha eğlenceli bir hale getirmek ve gelişimlerine katkıda bulunmak için size masal sitemizi açtık keyifli okumalar :)

İlgili Makaleler

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu