Kul Hakkı
Rümeysa henüz 14 yaşında bir genç kızdı. Ailesi zor şartlar altında çalışıyor, onun okuması için elinden geleni yapıyordu. Çok varlıklı bir ailede büyümemişti. Etrafındaki genç kızları görüp onlara imreniyor ve onlardan ne eksiği olduğunu düşünüp duruyordu.
Çocukluğu çok başarılı geçen ve ailesine saygıda asla kusur etmeyen genç kız gün geçtikçe değişiyor ve hırçın bir hal almaya başlıyordu. Oysa Rümeysa derslerindeki başarı sayesinde burslu olarak özel bir lisede okumaya hak kazanmıştı. Ne olduysa bu liseye başladıktan kısa bir süre sonra oldu.
Etrafındaki gençlerin her gün makyajlı bir şekilde okula gelmeleri, farklı kıyafetler giyinmesini, lüks arabalarla okula gelmeleri onu daha çok çileden çıkarıyordu. Rümeysa’nın bu durumundan şikayetçi olan öğretmenleri, ailesiyle görüşmek istese de Rümeysa bu durumu ailesine hiç söylemiyordu.
Zira annesi zengin bir ailenin evinde temizlik işlerine gidiyor, babası ise şoförlük yapıyordu. Rümeysa ise bu durumdan utanıyor ve ailesinin okula gelmesini hiçbir şekilde istemiyordu.
Bir gün okuldan çıktığında annesinin yanına gitmek zorunda kalmıştı. İlk kez annesinin çalıştığı yere giden Rümeysa, evin adeta büyüsüne kapılmıştı. Gördüğü her şeye gözü düşen ve onları eline alıp inceleyen Rümeysa annesinin uyarılarına hiçbir şekilde kulak vermiyor ve tüm evi geziyordu.
Ev sahibinin aynı yaşlarda bir kızı vardı. Onun odasına rastladı bir anda. Odaya girip girmeme konusunda kararsız kalan Rümeysa en sonunda bu meraka yenik düşerek odaya girdi. Burada bir genç kızın aradığı her şey bulunuyordu.
Dolabı karıştıran Rümeysa burada bulduğu birkaç makyaj malzemesini cebine atıverdi. Kendine uygun birkaç kıyafeti de gözüne kestiren Rümeysa çantasını odaya getirerek onları da çantasına koydu ve hiçbir şey yokmuş gibi annesinin yanına gitti. Eve gideceğini söyleyerek buradan uzaklaştı.
Eve giden Rümeysa, makyaj malzemelerini kullanarak süslenip çalmış olduğu kıyafetleri giyerek dans etmeye başlar. Çok mutlu olan ve bu durumdan herhangi bir rahatsızlık duymayan genç kız yorgun düşerek olduğu gibi uyuya kalır. Rümeysa rüyasında çok güzel bir yere geldiğini görür.
O kadar mutludur ki istediği her şeye sahiptir. Fakat karşısına bir genç çıkar ve elindeki her şeyi alacağını söyler. Üstelik ailesi ise ona sırtını döner ve çeker gider. Mutluluğunu hiçbir şeyin bozamayacağını düşünen genç kız her istediği yanında olduğu halde mutsuzluk içinde kıvranır.
Korku içinde uyanan genç kız ne yapacağını şaşıracak üzerindekileri çıkarır ve makyajını temizleyerek hazırlanır. Bir başkasının eşyasının onun hiçbir işine yapamayacağını ve kul hakkının mutluluk değil hüzün getireceğinin farkına varır. Hızla annesinin çalıştığı yere gitmek için yol alır.
Annesi çoktan oradan ayrılmıştır. Ne yapacağını bilemeyen genç kız ev sahibine üzülerek olanları anlatır ve aldıklarını iade eder. Helallik isteyerek oradan ayrılır. Pişmanlıktan kıvranan genç kız bir ömür bu olayı hatırlar ve bir daha hiçbir insanın eşyasına el uzatmaz.
Çok ibret verici