Mutlu Bilge Dede ve Deli Kum Fırtınası
Bir varmış bir yokmuş… Evvel zamanın birinde, develer geviş getirirken, torunlar dedelerinin beşiğini sallarmış. Gün öyle bir günmüş ki sapsarı çöl fırtınası, insanların yüzüne gözüne dolmuş. Çölde yaşayan herkes bu fırtınadan sonra hasta olmuş. Hasta olmuş da kimse evden çıkamaz hale gelmiş. Çöl kumu insanların bütün yüzlerini, vücutlarını keskin bıçak gibi kesmiş.
Günlerce bu fırtınanın geçmesini bekleyen çöl insanlarından kimileri bu işin nasıl olduğunun peşine düşmeye karar vermiş. Bazı şeylerin doğanın kanunu olduğunu kabul etmemişler. Etmemişler de kendilerini yine bir kum fırtınasının ortasında bulmuşlar. Böyle aylar geçmiş. Kum fırtınasının neden olduğunu kimse anlamamış. Aylar sonra köye yaşlı bir bilge gelmiş.
Ak saçlı, ak sakallı bu dedenin, köyün ileri gelenleri etrafına toplanmışlar. Dedenin ne kadar bilgili ve akıllı olduğu gözlerinden anlaşılırmış. Bunu anlayan çöl insanları, dedeye hemen sorular sormaya başlamışlar. Nerden gelip nereye gittiğini, döneceği yerde bekleyeninin olup olmadığını hep sormuşlar. Laf bundan sonra göz yakan, yüz dağlayan kum fırtınasına gelmiş. Dede bunu duyar duymaz basmış kahkahayı.
Dede tüm bilgeliğini takınıp, bundan mutsuz olmamaları gerektiğini söylemiş. Herkes şaşırmış bu cevaba. Dede bizimle alay ediyor diye düşünmüşler ama dede asla onlarla alay etmediğini söylemiş. “Biz burada hastalıkla debelendik, sen nasıl bize mutsuz olmamamızı söylersin?” diye çıkışmışlar. Çöl hayatı yeterince zormuş zaten. Dede onları dinlemiş, dinlemiş ve sonunda artık konuşmaya karar vermiş.
“Bu kum fırtınası elbette zorlayıcıdır. “demiş önce. Ama çöl şartları da bunu gerektirir demiş. “İnsan hayatta zorluklara rağmen mutlu olmazsa, güllük gülistanlık yer bulamaz.” diye de eklemiş. Herkes yine isyan etmiş yaşlı bilgeye. “Ya biz yüzümüz parçalandı diye sevinelim mi a deli?” demişler.
Dede hemen, “sevinin ya!” diye karşılık vermiş. “Bakın hala hayattasınız ve ölmediniz.” demeyi unutmamış. “Sevdiklerinizin yanınızda olması bile mutluluk sebebi olmalı diye düşünmelisiniz, aksi halde başka kum fırtınaları da elbette yaşayacaksınız.” şeklinde açıklamış. Dedeyi ilk önce anlamayan çöl halkı, sonra yaşadıkları yerin şartlarıyla barışmaları gerektiğini anlamışlar. Huzurun bu şartları iyiye çevirmekten geçtiğini fark etmişler.
Sonra ne yapıp edip, kum fırtınasına hazırlıklı bir hayat yaşamaya karar vermişler. Evlerini daha sağlam yapmaya, çocuklarını dayanıklı yetiştirmeye ve ciltlerine iyi bakmaya başlamışlar. Sonra hayatlarına kaldıkları yerden, kaygısız ve endişesiz devam etmişler.
Bu dede insanı yaşadıklarından şikayet etmeye değil, şikayet ettiklerini düzeltmeye çağırmaya devam etmiş. Bunu da köyün baş danışmanı olarak yapmış hep. Kim bir derdi olsa, ferahlık almak için dedeye gitmiş. Dede öldüğünde yüzünde hep o sıcak gülümsemesi varmış çünkü nerede olursa olsun hep mutluymuş.