Şakacı Timsah Masalı
Bir nehir, suları buz gibi soğuk ve hırçın hırçın akan bir nehir. İçin uzun yıllardır yaşayan bir timsah ve ormana ve içindeki diğer hayvanlara su kaynağı olan bir nehir…
Hayvanlar âleminde işler yolunda gidiyordu. Herkes kendi halinde yaşamına devam etmiş bir haldeydi. Hayvanlar kendi içinde mutlu mesut bir şekilde yaşamaya başlamıştı. Nehirde herkesi eğlendiren şakacı mı şakacı bir timsah yaşardı. Her hayvan canı sıkıldığında onun yanına uğrar, onunla muhabbet eder ve keyfi yerine gelince de kendi yerlerine geçerlermiş.
Bir gün, yolunu kaybetmiş bir kuzu nehre doğru ilerlemeye başlamış. Nehrin suyunun serinliği çok uzaklardan dahi belli oluyormuş. Bu serinliğe aldanan kuzu nehre doğru yaklaşmış. Timsah ise suda kamufle olacak şekilde bir köşeye doğru saklanmış. Kuzu, timsahı fark edememiş. Ayağını suya daldırmış. Timsah bir anda koca ağzını açarak kuzuyu ona zarar vermeyecek şekilde içine hapsetmiş. Kuzu, kendisini dar ve karanlık bir yerde bulmuş bir anda. İçinde biraz korku ile büyük bir telaşa kapılmış. Sürüden ayrılmaması gerektiğini anlamış o anda ve anlamış ki, sürüden ayrılanı kurt kaparmış.
Kuzunu annesi, kuzusunu aramaya çıkmış. Sürüyü de arkasına takmış. Hep birlikte bakmışlar sağa sola. Bakmışlar her taşın altına. Haber salmışlar bilen bilmeyen, duyan duymayan herkese. Didik didik etmişler her bir yanı. Ama ne bir iz ne de bir işaret bulamamışlar. Son çare nehre doğru çevirmişler rotalarını.
Yürümüşler alabildiğince. Ormanda ayak basılmadık tek bir yer dahi bırakmamışlar. Varmışlar şakacı timsahın yanına. Şakacı timsah çıkıvermiş hemen ortaya. Önünde büyük bir alanı dolduran sürüyü görünce büyük bir şaşkınlık yaşamış. Bir kuzu için böyle bir sürünün seferber olacağını pek sanmamış.
“Merhaba timsah kardeş.” demiş kuzunun annesi.
“Merhaba!” diye karşılık vermiş şakacı timsah.
“Benim bir kuzum vardı. Kayboldu. Acaba buralarda bir kuzuya rastladın mı timsah kardeş?”
“Şey, ben bilmiyorum. Görmedim. Fakat ağzı kanlarla dolu bir tilki geçip gitmişti buralardan. İnşallah sizin kuzunuz değildir.” diye karşılık verdi.
Kuzunun adresi bunu duyar duymaz bastı çığlığı ve göklere kadar ulaştı onun bu feryat ve figanı. Belli ki anne kalbi dayanamamıştı. Bunu gören şakacı timsah açıverdi koca ağzını. Koşa koşa çıkıvermişti kuzu annesine doğru koşarak. Sarılıp birbirlerine koklaşmaya başladı kuzu ve annesi. Bu durumu görünce şakacı timsah, yüzünde büyük bir tebessümle bakmaya devam etmişti onlara. Kızamamıştı kuzunun annesi ona, çünkü onun fıtratında bu şekilde şakalaşmak vardı ve bu şaka, aslında kuzu ve annesine iyi de bir ders olmuştu. Kuzu, sürüden ayrılmaması gerektiğini anlamı ve anne ise, ne pahasına olursa olsun kuzusuna sahip çıkması gerektiğini kavramıştı. Böylece bir gün daha geçmişti ormanlar gülüşerek ve eğlenerek ve günler bu şekilde geçmeye devam ediyordu.
Daha Fazla Masal İçin Uzun Masallar Kategorimizi İnceleyebilirsiniz.