Sarı Gelin Türküsünün Hikayesi
Bugün Sarı Gelin Türküsünü ilk kez dinleyen kişi bile bu Türkünün tutkununa çevriliyor. Çok eski bir Türkü olsa da, sanki dün dillere düşmüş gibi bir havası var. Türkü Oğuz Türkleri tarafından bayatı tarzında, yedi heceli edebi tarzda yazılmıştır. Çok sade bir şekilde yazılmış bu kelimeler akıcılığı, sadeliği, açık ifadesi ve özel dili ile türün tüm olumlu nitelikleri tarafından sevilmektedir. Bayatı sadece Türk edebiyatına ait bir tarzdır. Bu stil Irak Türkmenleri ve Azeri folklorunun en popüler örneğidir ve hiçbir ulusun sözlü edebiyatına bir örnek değildir.
Türkünün popülerlik ve sevgi kazanmasının ikinci nedeni sözsüz ki, içeriğidir. Türkü bir aşk hikayesini anlatıyor. Sarı gelin Türküsünü insanlara sevdiren üçüncü şey – halk sanatının başka bir örneği olan melodisidir. Sarı Gelin Türküsünün tarihi hakkında çok ilginç gerçekler var.
Osmanlı yazarı Ahmet Refik Altunay “Kafkas yollarında” adlı hatıra kitabında bu Türkünün hikayesini anlatırken okuyuculara çok önemli bilgiler veriyor. Hikayeye göre bir Türk genç köyünde yaşayan Hristiyan bir kıza aşık oluyor. Her sabah tarlaya giden kızı izliyor. Hatta onu görebilmek için bir pazar günü eline haç alarak kiliseye giriyor ve dini ayetler okuyan kızı izliyor. Daha sonra hüzünle şarkı söylemeğe başlıyor.
Türkü böyle seslenir:
Vardım kilisene baktım haçına,
Mail oldum bölük bölük saçına.
Kız seni götürem İslam içine,
Vay, Sinan ölsün, Sarı gelin
Ah, seni vermem dünya malına.
Bu Türkü aslında tüm içeriği ile bir Türk folkloruna ait olduğunun göstergesidir. Türkü herkesin ezbere bildiği “saçın ucun hörmezler” sözleri ile başlıyor. Tarihi çok derinlere giden eski Türk adetlerine göre küçük yaşta anne ve babaları kızlarının saç ucunu irelide evlendirileceği erkeğin saçına hörgü yaparak “sözlü” yapıyorlardı. “Saçın ucun hörmezler, seni bana vermezler” sözleri de Türk gencin sevgisinin mutlu sonla bitmeyeceğine, başka dinden olan kızı ona eş olarak vermeyeceklerine işaret eder.
Türkü hakta anlatılan diğer hikayeye göre ise “Sarı gelin” eşini kaybetmiş dul kadınlara denirmiş. “Sarı gelinler” eşlerinin ölümünden sonra kimseyle evlenemezmiş.
Siz değerli okurlarımızın yorumlarını bekliyoruz lütfen yorum yapmayı unutmayınız 🙂
Daha fazla hikaye okumak isterseniz Türküler ve Hikayeleri kategorimizi inceleyebilirsiniz.