Sindirella Masalı

Bir Zamanlar Uzak Bir Krallıkta : Sindirella
Uzak bir krallıkta, sevgi dolu babasıyla mutlu bir hayat süren Sindirella adında güzel bir kız yaşardı. Sindirella, altın sarısı saçları, masmavi gözleri ve kalbi kadar güzel olan yüzüyle herkesin sevgisini kazanmıştı. Annesi uzun zaman önce vefat etmişti, ancak babası ona hem anne hem de baba olmuştu.
Bir gün babası, kızının yalnız kalmasını istemediği için yeniden evlenmeye karar verdi. Seçtiği kadın, iki kızı olan kibar görünümlü bir hanımdı. Başlangıçta her şey yolunda gidiyordu, ancak Sindirella’nın babası ani bir hastalık sonucu hayatını kaybedince, üvey annenin gerçek yüzü ortaya çıktı.
Küllerle Kaplı Günler
Üvey anne, Sindirella’yı evdeki tüm işleri yapmakla görevlendirdi. Güzel kıyafetlerini elinden aldı ve ona eski püskü giysiler verdi. Sindirella artık mutfakta, bahçede ve evin her köşesinde çalışıyor, geceleri ise şöminenin yanında küllerin içinde uyuyordu. Bu yüzden zamanla herkes ona Sindirella demeye başladı, çünkü yüzü ve elbiseleri her zaman kül ve is içindeydi.
Üvey kız kardeşleri Anastasia ve Drizella ise Sindirella’ya sürekli emir veriyor, ona eziyet ediyorlardı. Onu kıskandıkları için aşağılıyor, alay ediyor ve daha fazla iş vermek için bahaneler uyduruyorlardı. Ancak tüm bu zorluklara rağmen Sindirella nazik kalmayı, umudunu ve iyimserliğini korumayı başardı.
Kraliyet Balosu
Bir gün, krallığın her yanında heyecan verici bir haber yayıldı. Genç prens, eş seçmek için büyük bir balo düzenleyecekti ve krallıktaki tüm genç kızlar davetliydi. Üvey anne ve kızları bu haberi duyduklarında büyük bir heyecana kapıldılar. Hemen hazırlıklara başladılar, güzel elbiseler diktirdiler ve saç modelleri üzerine düşündüler.
Sindirella da baloya gitmeyi çok istiyordu. Çekinerek üvey annesine tüm işlerini bitireceğini ve o da izin verirse baloya gidebileceğini söyledi. Üvey annesi gülümseyerek, eğer zamanında tüm işlerini bitirir ve giyecek uygun bir şey bulursa gidebileceğini söyledi. Sindirella sevinçle tüm işlerine başladı.
Balo günü geldiğinde, sabahtan akşama kadar durmaksızın çalıştı ve tüm görevlerini tamamladı. Annesinden kalan eski ama güzel bir elbiseyi çıkardı, biraz düzeltip giydi. Üvey kız kardeşleri onu böyle görünce kıskançlıktan deliye döndüler. Elbisesini parçaladılar ve onu ağlar halde bırakıp baloya gittiler.
Peri Annenin Sihirli Dokunuşu
Sindirella bahçeye koştu ve hıçkırıklar içinde ağlamaya başladı. Tam o anda parlak bir ışık göründü ve karşısında gülümseyen yaşlı bir kadın belirdi. Bu, onun bilmediği Peri Annesi idi.
Peri Annesi, Sindirella’ya üzülmemesini söyledi ve sihirli değneğini salladı. Bahçedeki balkabağını muhteşem bir arabaya, dört küçük fareyi güçlü atlara, iki kertenkeyi şık uşaklara ve bir sıçanı gösterişli bir arabacıya dönüştürdü. Son olarak, Sindirella’nın yırtık elbisesini dünyanın en güzel, mavi balo elbisesiyle değiştirdi ve ayaklarına parlak cam ayakkabılar giydirdi.
Peri Annesi Sindirella’ya bu büyünün sadece gece yarısına kadar süreceğini, o saatte her şeyin eski haline döneceğini söyledi. Sindirella teşekkür etti ve baloya gitmek üzere yola çıktı.
Balonun Yıldızı
Sarayın balo salonuna adım attığında, tüm gözler ona döndü. Hiç kimse bu muhteşem güzellikteki prensesin kim olduğunu bilmiyordu, üvey ailesi bile onu tanıyamamıştı. Prens, salonda dolaşan bu gizemli güzelliği fark etti ve diğer tüm kızları unutarak onunla dans etmek için yaklaştı.
Prens ve Sindirella bütün gece dans ettiler. Sindirella hayatında ilk kez bu kadar mutluydu. Kendisini o kadar kaptırdı ki, saatin kaç olduğunu unuttu. Saat tam gece yarısını çalarken, Sindirella prensin kollarında dans ediyordu. İlk çan sesini duyduğunda, Peri Annesinin uyarısını hatırladı ve telaşla prense veda etmeden saraydan koşarak ayrıldı.
Merdivenlerden inerken cam ayakkabılarından biri düştü, ancak durup almaya vakti yoktu. Son çan sesi duyulduğunda, Sindirella’nın arabası, atları ve güzel elbisesi yok olmuş, o eski yırtık kıyafetleriyle kalmıştı. Tek fark, ayağında kalan tek cam ayakkabıydı.
Cam Ayakkabının Gizemi
Prens, gizemli güzelin arkasından koştu ama ona yetişemedi. Merdivenin basamaklarında parlayan cam ayakkabıyı buldu ve o kızı bu ayakkabı sayesinde bulacağına söz verdi. Ertesi gün, krallıktaki her eve giderek her genç kıza ayakkabıyı deneten bir emir çıkarttı.
Prenses, Sindirella’nın evine de geldi. Üvey kız kardeşler ayakkabıyı denediler ama küçük göstermek için ayaklarını ne kadar zorlarlarsa zorlasınlar, ayakkabı ayaklarına uymadı. Prens tam ayrılmak üzereyken, mutfaktan çıkan Sindirella’yı gördü.
Üvey annesi itiraz etse de, prens Sindirella’nın da ayakkabıyı denemesini istedi. Ayakkabı Sindirella’nın ayağına mükemmel bir şekilde uydu. Dahası, Sindirella cebinden diğer cam ayakkabıyı çıkararak prensi şaşırttı. Prens, aradığı kızın o olduğunu hemen anladı.
Mutlu Son
Prens, Sindirella’yı saraya götürdü ve kısa süre sonra görkemli bir düğünle evlendiler. Sindirella, o kadar iyilik dolu bir kalbe sahipti ki, üvey annesini ve üvey kız kardeşlerini affetti, hatta saraya onları da davet etti.
Sindirella ve prens, uzun yıllar mutluluk içinde yaşadılar. Sindirella her zaman, zorluklara rağmen iyi kalpli ve nazik kalmanın, sonunda mutluluğu getireceğine inanmıştı. Hayatı, bu inancının bir kanıtı haline geldi.
Ve böylece Sindirella masalı, tüm dünyadaki çocuklara umut ve iyiliğin gücünü anlatmaya devam etti.